9 Haziran 2010 Çarşamba

Genel Türkçe Hataları

Genel Türkçe hatalarını 5 başlık altında toplamak mümkün. 

1. Yabancı dillerin Türkçeye etkisi
2. Mecazların deyimlerin yanlış kullanımı
3. Söyleyiş (telaffuz) yanlışları
4. Eş anlamlı sözcüklerin cümlede bir araya getirilmesiyle oluşan Türkçe hataları
5. Genel anlatım bozuklukları



1. YABANCI DİLLERİN TÜRKÇEYE ETKİSİ:

Hepimizin de bildiği gibi dilimiz yabancı dillerin etkisinde kalıp zamanla değişiyor. Bu yabancı sözcükleri nerelerde görmüyoruz ki! Dükkan otelrestoran isimleri; yiyecek içecek isimleri; sokakcadde isimleri; televizyon radyo kanallarının isimleri… Rainbow Kasabı Hilton Oteli Washington Restourant Coca-Cola William Thompsen CaddesiShow TV Flash TV Star TV Power FM… gibi
Bunların dışında bir de teknoloji sektörüne ait terimler markalar var ve her an bizimle. Dell markalı bilgisayar PC çetleşmek CPU RAM bellek mousemonitör @ işareti…

Teknoloji devlerinin yabancı olması terimlerin İngilizce gibi farklı bir dilde olması bizi pek etkilemiyor. Zamanla bu sözcüklere öyle alışıyoruz ki onları özünde Türkçe sözcüklermiş gibi konuşuyor hatta çekim ekleriyle birlikte kullanıyoruz.

Tabii ki bazı kurumlarımız bu konularda çalışmalar yapıyor ancak dilimize bu denli yerleşmiş sözcükleri tamamen ortadan kaldırabilmek çok zor. Size Yurtsan ATAKAN isimli yazarımızın bu konudaki fikirlerini de aktarmak istiyorum:
“Sekiz yıldır yayınlanan bu sayfayı hazırlamaya başladığım ilk günden beri yabancı kaynaklı yeni teknolojik terimlere Türkçe karşılıklar uydurmaya çalışıp kullanırım. Kimi tutar kimi tutmaz. Örneğin ''web site'' yerine ''İnternet sitesi'' ''search engine'' yerine ''arama makinesi'' ''to hack'' yerine ''haklamak'' ''homepage'' yerine ''ana sayfa'' gibi terimler yaygın kabul gören buluşlarımdan bir kaçıdır. Buna karşılık kabul görmeyen önerilerim de çok olmuştur. Ama İngilizcesini kullanmaktansa yeni bir karşılık uydurup kullanarak önermeyi hep daha doğru ve sorumlu bir davranış olarak görürüm.
Bu yılın başında CNN-Türk'te Üçüncü Kuşak isimli bir program hazırlayıp sunuculuğunu da yapmaya başladığımda yazılı basında karşıma çıkmayan bazı sorunlarla karşılaştım. Örneğin GPRS GPS gibi İngilizce kısaltmaların okunuşları sorun olmaya başladı. Yine yazarken kılçık çıkartmayan ''@'' işaretinin nasıl okunacağı da sorun oldu. Bu işaret İngilizcede ''at'' (okunuşu et) olarak telaffuz ediliyor. Türkçe karşılığı ''de'' ''da'' eki. Yani İngilizce ''yurtsan et hurriyet dat kam dat ti ar'' dediğinizde ''hurriyet.com.tr'de yurtsan'' gibi bir anlamı oluyor. Bu işareti sunuculuk yaparken ''et'' gibi bir saçmalık yerine ''adres işareti'' diyerek okumaya başladım. Programın metninde geçen ''@'' işaretlerinin de seslendirme sırasında ''adres işareti'' diye okunmasını istedim. Program yönetiminden itiraz geldi ''sen bildiğin gibi oku ama bizim prensiplerimiz standartlarımız var bu işaret her programda ''et'' diye okunur değiştiremeyiz''.”
Bir diğer yanlış kullanım da super soft sözü. Bakın Prof. Dr. Hamza ZÜLFİKAR bununla ilgili ne diyor: “… Selpak marka adının altındaki super soft sözü gerçekten bizi rahatsız ediyor. "Çok yumuşak" sözünün açık anlatımından dolayı daha etkili olduğunu kullanana daha çok şey vereceğini düşünüyorum. Öte yandan dilimize Fransızcadan geçen ve harika yerine kullanılan super sözü süper diye yazılır. "Süper yumuşak" dense kanaatimce bu da yadırganır. Bu bakımdan keşke üretici firmasuper soft yerine "çok yumuşak" veya "ipek yumuşaklığında" sıfatlarını kullansa...”

2. MECAZLARIN DEYİMLERİN YANLIŞ KULLANIMI

Çoğumuz biliyoruz ki televizyondaki reklamlar en çok küçük çocukların dikkatini çekiyor. Ekrandaki sahneler sürekli değiştiği için onlara göre çok daha çekici. Dil de insanın çok küçük yaşlarda kazandığı bir olgu. O halde televizyonun özellikle de reklamların çocukların dil gelişimi üzerindeki etkisi çok büyük. Bu nedenle reklamlarda Türkçenin çok iyi kullanılması gerekiyor. Ne yazık ki bazı yapımcılar bu denli ince düşünmüyor.

Size Emre KONGAR’ın İnternet sitesini gezerken rastladığım bir yazıdan bahsetmek istiyorum. Burada bir reklam hatasından bahsediliyor: Turkcell reklamlarını eminim çoğunuz izlemişsinizdir. Bunlardan bir tanesinde radyo sunucusu Kadir ÇÖPDEMİR de oynuyor ve Cell-O isimli kahramanın koşturduğunu görünce şu sözleri söylüyor: “Dinlen be abi kalıbı dinlendir!” sizce bu “kalıbı dinlendirmek” ne demek? 
Aslında Türkçe argosunda “kalıbı dinlendirmek” deyimi “ölmek” anlamında. Ancak reklamda sadece “dinlenmek” anlamında kullanılmış.
Bu bize deyimlerimizi anlamına uygun şekilde kullanmamız gerektiğini söylüyor gibi. Sizce de öyle değil mi? Yoksa bu şekilde dinlendirmek istediğimiz adamı farkında olmadan öldürürüz.

3. SÖYLEYİŞ (TELAFFUZ) YANLIŞLARI

Yaman TÜZCET ekranda ve radyoda sıkça yapılan dil yanlışlarını bir kitapta topladı. Ben de bu konuda izin verirseniz onun bu kitabından yararlanmak istiyorum.
Afganistan : Bir çok spiker bu sözcüğü AfgaNİStan şeklinde okuyor. Ancak vurgu son hecede olmalı ve AfganisTAN şeklinde okunmalı.
Nisan :Bu sözcük okunurken “i” harfi uzatılmalıdır.
No’lu :Metinde bu şekilde yazılsa bile bunu “Numaralı ”şeklinde okumalıyız.
Nema :Arapça kökenli olan bu sözcük kendi anlamını verebilmesi için “a” harfi uzatılarak okunmalıdır.
68’li yıllar 96’lı yıllar :Bu ifade de yanlıştır. Tekli yılların çoğulu olmaz. Doğrusu “60’lı yıllar 90’lı yıllar” şeklindedir.
Prof. Dr. Hamza ZÜLFİKAR da iletişim araçlarındaki söyleyiş yanlışlarıyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Televizyon spikerleri Irak’taki savaşı anlatırken bu ülkedeki bazı yer adlarını başlangıçta gereği gibi telâffuz edemediler. Yanlış telâffuz edilen yer adlarından biri Nasırıye idi. Uzun heceleri kısa söylemeyi alışkanlık hâline getiren M. Ali Birand’ın yanı sıra özellikle özel televizyonlardaki genç spikerler bu yer adının ilk hecesini günlerce kısa söylediler. Bu yer adının uzun söylenen ilk hecesi kısa söylenince sürekli sürtünmeden dolayı el ve ayakta sertleşmiş deri anlamındaki nasır kelimesi akla geliyor. Vaktiyle Afganistan’ın başkenti Kâbil de gündeme geldiğinde bu tür söyleyiş hataları yaşanmıştı. Batılılara uyup bazı spikerler Kabul demeye başlamışlardı. Bereket versin kısa sürede bu tür hatalar çabuk gideriliyor”

4. EŞ ANLAMLI SÖZCÜKLERİN CÜMLEDE BİR ARAYA GETİRİLMESİYLE OLUŞAN TÜRKÇE HATALARI

Çevremizde bu tür hatalar çok yaygın. Nedeni ise belki de sadece pekiştirme yapmak. Bu konuyla ilgili olarak Kemal ATEŞ’in “Öğretemediğimiz Türkçe” isimli kitabından bulduğum örnekleri sizinle paylaşmak istiyorum.
Haberlerden alınmış birkaç cümle:
• “Cumhurbaşkanlığı sorunu meselesi…”
• “Atmosfer ortamı havasında…”
• “Gelecekte istikbali olan bir gencimiz…”
Emre KONGAR da bu konuda bir hayli dertli. Yazılarında eş anlamlı kelimeleri art arda sıralayan Başbakanlığa kadar yükselmiş politikacılardan çokça bahsediyor bizlere… 

5. GENEL ANLATIM BOZUKLUKLARI

Bu konumuzda ise karışık birkaç örnek vermeyi düşünüyorum. Bu nedenle bu konu başlığını kullandım arkadaşlar.
Mehmet BARLAS Haluk LEVENT'e soruyor: "Türkiye'nin kuzeyinden güneyine doğusundan batısına 4 türkü alsan en türkü hangisini alırdın?"
Süreyya AYHAN: “Zaten sporun amacı kardeş barışlık ve dostluktur..."
Pazar Keyfi "Kim Şık Kim Rüküş" bölümünde dış ses:"İki elini başının arasına koy da bir düşün..." 
Aziz YILDIRIM Daum ile ilgili yaptığı açıklamanın sonunda: "Tamam arkadaşlar ok? Thank you..."
Star gazetesinde Mısır'da meydana gelen patlamayla ilgili haber: "Mısır Patladı! 31 Ölü" 
Flash TV'de bir sunucu: "Yaptığınız en büyük çılgınlık nedir ya da ney?"
Öğrenciler: “…yurt çıkıncaya kadar…” (Doğrusu: “…yurt sırası çıkıncaya kadar…”)
TRT spikeri: “Klasik ama çok bilinen…”
TRT spikeri: “Evliliğinizi kırk yıl yaşatmak için ne tip fedakarlıklarda bulundunuz?”
Cumhuriyet gazetesi: “Belediye hoparlöründen sesli olarak yapılan yayından sonra…”
TV’deki sunucu: “Saatlerimiz 10’a 10 var. Bir başka deyimle 9:50.”
Turgut ÖZAL: “Türkiye’nin çıkarının lehinde görmekteyiz.”
Faruk K. DEMİRTAŞ adlı yazarın yazısından: “Herhalde gözden kaçmış olsa gerek.”
Bir öğrenci: “Türkçe sözcüklerinin baş harfi…”
Erkan YOLAÇ (TV1): “Katiyen evet hayır kelimesini kullanmayacaksınız.”
Tansu ÇİLLER: “Kol kırılır yen içinde kalır.” (Doğrusu: “Kol kırılır yen kalır.”)
Sinekli BAKKAL: “Açgözlü gözlerle kızın gözlerini aradı.” 
Mehmet BARLAS (Star1- 11.01.1992): “Ölümlü birer insanlarsınız.”
Bir haber spikeri: “Bazıları hiç umarsızca tüplerin yanında sigara içiyor.” (Doğrusu: “Bazıları hiç umursamadan tüplerin yanında sigara içiyor.”)
Haber spikerleri: “…Başbakanın koruması…” (Doğrusu: “…Başbakanın koruma polisi…”)

Kaynak: www.sanalda1numara.com sitesinden alınmıştır. Kaynağın gerçek yazarı belli değildir.