18 Nisan 2008 Cuma

RTÜK'ÜN TÜRKÇE ARAŞTIRMASI, 7. BÖLÜM

7. KELİMELERİ YANLIŞ ANLAMDA VE BİÇİMDE KULLANMA

7. 1. Kelimeleri yanlış yer ve anlamda kullanma

Buna yanlış kelime seçimi de diyebiliriz. Bir dilin kelimeleri bazen çok ince anlam ve kullanım farklarıyla birbirlerinden ayrılırlar. Anlamlarının aynı olduğunu sandığımız kelimelerin çok defa kullanım yerleri farklı olabilir. Söz gelişi baş-kafa-kelle aynı anlamda görünürler ama aynı yerlerde kullanılamazlar. İnsanın başı ağrır, fakat kafası kızar; kelle ise işkembecide bulunur. Yürek-kalp-gönül sözleri de böyledir. Yüreksiz adam korkaktır; kalpsiz ise merhametsiz. Gönülsüz dersek isteksiz anlaşılır. İnsan insana yaklaşır, fakat gemi limana yanaşır. Hayat boyu değil ömür boyu çalışırız; hayatımız değil, ömrümüz heder olup gider. Beş adet sandalye, beş tane sandalye denir; fakat beş tane kadın denmez. Üç baş sığır, üç baş soğan denir; fakat üç baş sandalye, üç baş çocuk denmez. Güneş sayesinde iyi bir yürüyüş yapabilirsiniz; fakat güneş sayesinde tatiliniz berbat olmaz. Yağmur yüzünden cadde ve sokaklar berbat olur; fakat yağmur sayesinde bol mahsul alınır. O hâlde kelimelerin çalarlarına (nüanslarına) çok iyi dikkat etmek, her kelimeyi yerli yerinde kullanmak gerekir. Herhangi bir kavram için en uygun kelimeyi bulup seçmek önemlidir. Elbette irticalî konuşmalarda bu her zaman mümkün olmaz. Ancak mesleği güzel konuşmaya ve yazmaya dayanan insanlar sürekli olarak dikkatli olmak ve âdeta kelime avcılığı yapmak zorundadırlar. Tabiî ki kelimeleri yerinde kullanma becerisi, zengin bir kelime kadrosuna bağlıdır. Zengin kelime kadrosu ise iyi bir eğitime ve bol okumaya dayanır. Yanlış kelime kullanımlarının örneklendirilmesi ve listelenmesi de ilgililer için faydalı olacaktır. Aşağıda kelimelerin yanlış yer ve anlamda kullanılmasına dair pek çok örnek görülecektir.

“Künefeye genelde limon sıkmazlar”. Kanal D, Sabah Şekerleri, 04.10.1999, 11.37.
doğrusu: genellikle

“Çünkü sana yaptıkları için nasıl teşekkür edeceğimi bulamadım.”. SHOW, Dizi: Cesur ve Güzel, 02.07.1955, 17.29.
doğrusu: nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim

“Hayat geçmektedir.”. Kanal 7, Bu Ülke, 12.05.1999, 23.40.
doğrusu: ömür

“efor göstermek”. Kanal 7, Gündem 13.00, 05.05.1999, 13.00.
doğrusu: sarf etmek

“Öğrenciler uzun bir tatile çıkacak olmanın sevincini...”. Kanal A, Haber, 25.06.1999, 18.30.
doğrusu: girecek

Burada okulların kapatılması ve dolayısıyla tatile girmek söz konusudur. Tatile çıkmak başka anlamdadır.

“Aileler problem çekiyorlar.”. Kanal 6, Dr.Stress, 03.10.1999, 24.03.
doğrusu: sıkıntı

“Görüşmeler teati edildi.”. FLASH, Haber, 07.06.1999.
doğrusu: yapıldı

“...biraz daha rafineri bir şekilde söylüyoruz.”. HBB, Mozaik, 11.06.1999, 23.26.
doğrusu: rafine, Türkçesi: ince

“Toplumdaki bozuşmanın sebebi oluyor.”. Kanal A, Terazi, 30.06.1999, 23.45.
doğrusu: bozulmanın

“Üniversitelerde yönetici yetiştirme gibi bir dal yok.”. Kanal 7, Profesyoneller, 12.05.1999, 17.30.
doğrusu: yetiştirmek için, ana bilim dalı veya bölüm

“Bazı fikir ayrıntıları olacak.”. Kanal 7, Haftasonu Haberleri, 09.05.1999, 21.00.
doğrusu: ayrılıkları

“... geçtiğimiz hafta ...”. Kanal 7, Haber, 13.05.1999, 18.30.
doğrusu: Geçen

“Geçtiğimiz hafta istifa etti kendileri.”. FLASH, Düzlem Ayna, 05.07.1999, 20.30.
doğrusu: Geçen

“Geçtiğimiz hafta...”. Kanal D, İş Dünyası, 02.10.1999, 12.08.
doğrusu: Geçen

“Geçtiğimiz haftadan bu yana...”. Kanal 6, Gece Öpücüğü, 31.05.1999, 01.42.
doğrusu: Geçen haftadan

“Geçtiğimiz hükûmetlerden bu tarafa...”. Kanal A, Politik A, 16.06.1999, 22.10.1999.
doğrusu: geçen

“Yurt dışına gitmek illâ ki de gerekiyor mu?”. FLASH, Düzlem Ayna, 12.07.1999, 20.30.
doğrusu: mutlaka

“... imkânlı kılmak ...”. Kanal A, Yorumlar ve Yankılar, 30.06.1999, 22.15.
doğrusu: mümkün

“Dört dörtlük bir şey beklemenin mümkünatı yok.”. Kanal A, Hayatın Rengi, 25.06.1999, 11.30.
doğrusu: imkânı

“Ancak Türkiye’de verilen sözlerin ne derece tutarlı olduğunu bize zaman gösterecek.”. Kanal A, Günebakan, 30.06.1999, 08.00.
doğrusu: tutulduğunu

“Arkadaşlarımız telefonu hazır ettiklerinde bağlanacağız.”. Kanal A, Seçmen Soruyor, 20.06.1999, 21.15.
doğrusu: hazırladıklarında

“Cehalet oldukları konular...”. Kanal A, Klipmatik, 15.06.1999, 14.30.
doğrusu: Cahili

“Belki benden daha çok çektirim yaşantınız var.”. Kanal A, Klipmatik, 17.06.1999, 13.30.
doğrusu: çekilmez

“yapacağımız maceralar”. Kanal A, Belgesel, 26.06.1999, 14.45.
doğrusu: başımızdan geçecek (olan)

“...yoğun telefonlarına duçar kaldık.”. Kanal A, Günden Geceye, 18.06.1999, 23.45.
doğrusu: Bize çok sık telefon etti(ler).

“Özel emeklilik fonları ülke yararına kısa zamanda ortalığa çıkacak bir vücut bulacak mı?”. FLASH, Ekonomik Panorama, 10.07.1999, 20.30.
doğrusu: ortaya çıkacak mı

“Onların eğilimlerini alıyor.”. TRT 1, Haber, 04.05.1999, 13.00
doğrusu: tespit ediyor / saptıyor

“Bunu 365 günün geneline yaymayı...”. TRT 1, Spor Gündemi, 09.05.1999.
doğrusu: tamamına

“Hisselerin bu yükselişine ivme kattı.”. FLASH, Eko Bugün, 10.06.1999.
doğrusu: kazandırdı

“...adreslerine kavuşamıyoruz.”. TRT 1, Yarınlar Bizim, 09.05.1999.
doğrusu: ulaşamıyoruz

“Sorunun giderilmesi için...”. TRT 1, Haber, 09.05.1999, 15.00.
doğrusu: çözülmesi / halledilmesi

“Çevre sorununun ne boyutlara geldiğini...”. TRT 1, Bu Toprağın Sesi, 12.05.1999.
doğrusu: hangi

“Mesleklerin en sevecenidir.”. TRT 1, Haber, 12.05.1999, 18.00.
doğrusu: zevklisidir

“TRT’nin yükümlü olduğu yayın ilkeleri...”. TRT 1, TRT’nin 35. Kuruluş Yılı, 01.05.1999.
doğrusu: bağlı

“Fizikî koşulların mümkün olmaması yüzünden...”. FLASH, Öcalan Davası, 03.06.1999, 17.00.
doğrusu: elverişli

“Bilim insanlarının katılacağı...”. FLASH, Düzlem Ayna, 07.06.1999, 21.00.
doğrusu: adamlarının

“Oldukça mutlu görülüyorlardı.”. FLASH, Sıcak Takip, 08.06.1999.
doğrusu: görünüyorlardı

“Birkaç gün böyle gözüküyoruz.”. FLASH, Eko Bugün.
doğrusu: görünüyoruz

“Telefon dinleminin yapıldığı...”. FLASH, Sıcak Takip, 10.06.1999.
doğrusu: dinlemesinin. Daha doğru ifade: Telefonların dinlendiği

“Kosova Barış Gücü karşılaşışını Şerif Turgut sıcağı sıcağına izledi.”. atv, Expres Dünya, 05.07.1999.
doğrusu: Gücü’nün karşılanmasını

“...intihara sebep olan Türkiye ekonomisindeki gelişmeler için...”. atv, Ana Haber Bülteni, 08.07.1999, 20.00.
doğrusu: sorunlar
“Gelişmeler” olumludur, intihara yol açmaz.

“Akıl hastası bir kişinin açtığı ateş kimsenin ölümüne ya da yaralanmasına gerek kalmadı.”. atv, Gecenin İçinden, 12.07.1999.
doğrusu: yol açmadı

“Sizin sıcak değerlendirmeleriniz neler?”. Kanal A, Günden Geceye, 18.06.1999, 23.45.
doğrusu: sıcağı sıcağına

“Kızartma tavamıza gerektiği kadar yağı bırakıyoruz.”. HBB, Günün Menüsü, 10.06.1999, 10.33.
doğrusu: yağ koyuyoruz

“Güllü bugün dedi ki benim ekstrem var.”. TGRT, Vitrin, 04.05.1999, 00.40.
doğrusu: ekstram. Türkçesi: fazlalığım

“...tayyörün boyutunun ne olacağı...”. TGRT, Haber 24, 04.05.1999, 00.14.
doğrusu: boyunun

“Liberalizm deyimi artık yüksünülecek bir deyim olmaktan çıkmıştır.”. STV, Yorum, 04.10.1999, 23.03.
doğrusu: terimi, terim

“...ajan provakatör sözünü ben kullandım ve bilerek kullandım bu deyimi.”. TGRT, Haber, 06.05.1999, 06.45.
doğrusu: terimi

“...telâşeye mahal yok.”. TGRT, Eltiler, 06.05.1999, 10.28.
doğrusu: telâşa

“Bugün yine aynı konuyu biraz daha fazla deşifre edeceğiz.”. HBB, Tüketici Dosyası, 10.06.1999, 17.18.
doğrusu: açacağız

“...ve belki de diyorlar Atatürk Sahrası levhası oraya (Atatürk Barajı’na) koymak mecburiyetinde kalırız; bunu sağlamamak lâzım.”. HBB, Politika Gündemi, 09.06.1999, 00.12.
doğrusu: buna yol açmamak / buna sebep olmamak

“...hatta estetik ameliyat olduğu söylencesi bile haber kaynağı oluyor.”. HBB, Bugün, 01.06.1999, 08.43.
doğrusu: rivayeti
Söylence “efsane” anlamındadır.

“...tavuğunuzu yapacaksınız.”. HBB, Günün Menüsü, 03.06.1999, 10.00.
doğrusu: pişireceksiniz

“...sınav yerine biraz öncelikle gitsinler.”. HBB, Haber, 05.06.1999, 19.04.
doğrusu: erken

“Bu meclisi çok daha efektif çalışacak...hâle getireceğiz.”. etv, Haber, 19.06.1999, 20.10.
doğrusu: aktif

“...düşük yapma şansı”. FLASH, Kurdela, 05.07.1999, 16.00.
doğrusu: ihtimali / olasılığı

“...Strazburg’dan bir kez daha mahkûmiyetle dönmek gibi bir şansımız var.”. etv, Doğru Rota, 27.06.1999, 21.37.
doğrusu: ihtimal / olasılık
Mahkûm olmak şans değil, şanssızlıktır.

“...ayağı burkuldu. Birkaç gün içinde burkulma şansı yine var”. STV, Sağlıklı Günler, 14.07.1999, 10.40.
doğrusu: ihtimali / olasılığı

“...böbreklerini kaybetme noktasında şanslı oluyor.”. Kanal A, Teleklinik, 26.06.1999, 11.00.
doğrusu: şanssız

“Bu yasa buraya cevap verecek mi?”. etv, Haber 20, 17.06.1999, 20.30.
doğrusu: buna

“Aynı zamanda türkülerin bestelenme yönü de var sizin yapılarınızda...”. Kanal D, Duygulu Türküler, 15.07.1999, 06.15.
doğrusu: yapıtlarınızda / eserlerinizde

“Birlikler taptaze bir başkan seçtiler.”. FLASH, Söz Esnafın, 02.07.1999, 20.30.
doğrusu: yepyeni

“yılların birikintisi”. Kanal A, Haber, 30.06.1999.
doğrusu: birikimi

“Emeklilerin sorunlarını en aza indirgemek...”. Kanal A, Haber, 30.06.1999, 18.00.
doğrusu: indirmek

“İş gezintilerinden bıktım.”. FLASH, Gerçek Kesit, 05.07.1999, 10.00.
doğrusu: gezilerinden

“Medyada görülen yırtıcı ve kanlı olaylar...”. Kanal A, Terazi, 30.06.1999, 23.45.
doğrusu: dehşet verici

“Amerika’nın reaksiyonu ilk defa resmî olarak dün cereyan etti.”. Kanal 7, Dünyadan Yansımalar, 15.05.1999, 20.00.
doğrusu: ifade edildi

“Öğrencilerin sınava ve okullara alındığı takdirde bir bilgi geldi.”. Kanal 7, Haber, 15.05.1999, 18.30.
doğrusu: şeklinde

“Kamusal alanda kadınların baş örtüsüyle temsil edilme noktasını nasıl değerlendiriyorsunuz?”. Kanal 7, Konuştukça, 15.05.1999, 11.35.
doğrusu: konusunu. Daha doğru ifade: temsil edilmesini

“Yemin edemeyen milletvekillerinin yeminleri için kürsüye çağrılmaları yaşanacak.”. Kanal 7, Ankara Gündemi, 11.05.1999.
doğrusu: çağrılmalarını göreceğiz

“Meclise bağımsız hareketiyle giren Ahmet Özal...”. Kanal 7, Yüz Yüze, 09.05.1999, 17.40.
doğrusu: olarak

“Bundan sonra yapılacak konularda...”. Kanal 7, Yüz Yüze, 09.05.1999, 17.40.
doğrusu: ele alınacak

“Dışardan gelen ajanslardan şüpheleniliyor.”. Kanal 7, Kanal 7’de Sabah, 14.05.1999, 07.15.
doğrusu: ajanlardan

“Hastalık için bir adım olabilir mi?”. Kanal 7, Günün İçinden, 14.05.1999, 10.10.
doğrusu: sebep

“Daha gelenekçi insanların bir şekilde bazı şeylerden empoze olup tatil yaptığı bir yer burası.”. Kanal 7, Hayatın İçinden, 06.05.1999, 12.30.
doğrusu: etkilenip

“İş kazalarının sayısı ne mertebede?”. Kanal 7, İyi Akşamlar, 04.05.1999, 16.15.
doğrusu: ne kadar

“Haberler yazılı basında nasıl vuku bulmuş?”. Kanal 7, Kanal 7’de Sabah, 05.05.1999, 07.00.
doğrusu: yer almış

“İlk olarak şuradan girelim.”. Kanal 7, Kanal 7’de Sabah, 04.05.1999, 08.40.
doğrusu: başlayalım

“Fabrikadan çok adetli mal alıyoruz.”. Kanal 7, Hayatın İçinden, 03.05.1999, 11.00.
doğrusu: sayıda

“Canhıraş çalışmaları olmasa bu haber yayına hazırlanamazdı.”. Kanal 7, Haftasonu Haberleri, 02.05.1999, 21.00.
doğrusu: Kendini paralarcasına

“Bu sözlerin içinde çok canhıraş olanlar vardı.”. Kanal A, Politik A, 30.06.1999, 21.00.
doğrusu: çığlık niteliğinde / feryada benzer

“... yanlış olacağını değerlendiriyoruz.”. Kanal 7, Haftasonu Haberleri, 02.05.1999, 21.00.
doğrusu: düşünüyoruz

“Aramızda çok sevgili dostumuz olduğu için Ali’nin sözünü geçirdim.”. Kanal 7, Başkent Kulisi, 02.05.1999, 12.00.
doğrusu: adını andım

“Rüzgâr neden oluşur?”. FLASH, Şeker Cadı, 13.07.1999, 09.30.
doğrusu: nasıl

“O yüce sevgiyi içinize sokturmak dileğim.”. FLASH, Kurdela, 10.07.1999, 16.00.
doğrusu: yerleştirmek

“ANAP Bolu milletvekili Avni Akyol vefat etti. Bu da bir son dakika gelişmesi olarak yansıdı dün televizyonlarda.”. STV, Merhaba Yenigün, 01.10.1999, 07.00.
doğrusu: haberi
Bir milletvekilinin vefatı gelişme olmaz.

“Ekonomik ve Sosyal Konsey toplantısında bu soru işaretleri masaya yatırıldı.”. FLASH, 23. Saat, 15.07.1999, 23.00.
doğrusu: sorunlar

“Üç buçuk sene civarında Başbakanlıkta müşavirlik yapmış.”. Kanal A, Yorumlar ve Yankılar, 30.06.1999, 22.15.
doğrusu: kadar / aşağı yukarı üç buçuk sene

“Çevre bilinci İslâmiyetin kökünde vardır.”. Kanal A, İslâm ve İnsan, 18.06.1999, 12.45.
doğrusu: esasında / temelinde

“Beş dakikalık süreç içinde neler diyecek?”. Kanal A, Klipmatik, 18.06.1999, 13.00.
doğrusu: süre

“Programımızın ilerleyen süreçlerinde bunları soracağım.”. Kanal A, Gündemin İçinden, 18.06.1999, 21.45.
doğrusu: dakikalarında

“Daha aklı başında günlere erdirsin.”. Kanal A, Yarışmaca, 25.06.1999, 18.55.
doğrusu: iyi / güzel

“Ankara’da bu manadaki belediye başkanlarını ziyarette bulunmak...”. Kanal A, Haber, 26.06.1999, 18.30.
doğrusu: nitelikteki

“Büyüklerimiz bizden daha elzem bir şekilde düşünmeleri gerekir.”. Kanal A, Politik A, 16.06.1999, 22.10.
doğrusu: Büyüklerimizin bizden daha iyi düşünmeleri / daha gerekli şeyleri düşünmeleri

“Türkiye’yi hangi yönlere sokacağı...”. Kanal A, Politik A, 16.06.1999, 22.10.
doğrusu: götüreceği

“...onlara yardım etme benliğini vermektedir.”. Kanal A, Hayatın Rengi, 16.06.1999, 11.00.
doğrusu: duygusunu

“Japonya ekonomik olarak dünyadaki savaşları kazanan bir kuruluş.”. Kanal A, Günebakan, 22.06.1999, 08.00.
doğrusu: ülke

“Telefon numaralarını girişte vermek istiyorum.”. Kanal A, Hayatın Rengi, 21.06.1999, 11.00.
doğrusu: programa başlamadan

“...özveri yani açık yüreklilik...”. Kanal A, Klipmatik, 15.06.1999, 14.30.
doğrusu: fedakârlık

“Hastalara uygulanacak protezler görülüyor.”. Kanal A, Teleklinik, 15.06.1999, 11.30.
doğrusu: takılacak

“Konuştuğumuz bilgiler hakkında doktorunuz yardımcı olacaktır.”. Kanal A, Teleklinik, 26.06.1999, 11.00.
doğrusu: konular

“çay kafeteryası”. Kanal A, Haber, 28.06.1999, 20.30.
doğrusu: çay evi / çayhane

“Sizin ağzınızdan alalım bu konuyu.”. Kanal A, Teleklinik, 19.06.1999, 11.30.
doğrusu: dinleyelim

“Türkiye artık dayanma noktasını kaybetmişti.”. Kanal A, Haber, 29.06.1999, 20.30.
doğrusu: aşmıştı

“Böyle güzel çalışmaları, insanlarla paylaşmak, insanlara sunmak, gerçekten keyifli.”. OLAY, Türkü Diyenler, 15.05.1999, 21.42.
doğrusu: zevkli

“Seninle çalışmak, çok keyifliydi.”. OLAY, Hayal Kahvesi, 12.05.1999, 15.36.
doğrusu: zevkliydi

“Çok keyifli bir program bizleri bekliyor.”. OLAY, Hayal Kahvesi, 03.05.1999, 14.30.
doğrusu: zevkli

“çok keyifli seyrediyoruz.”. HBB, 2’den 4’e, 02.06.1999, 01.10.
doğrusu: büyük bir zevkle

“...çok keyifli insanlar yetiştirdiler.”. HBB, 2’den 4’e, 02.06.1999, 02.07.
doğrusu: zevkli / zevk sahibi

“...çalışmaktan büyük keyif alıyorum”. tv 8, Türk Pop, 21.00.
doğrusu: zevk alıyorum.

“...arkadaşlarım size cevap verecekler, kayda alacaklar ve sizi geri arayacaklar.”. FLASH, Önce Sağlık, 07.10.1999, 15.41.
doğrusu: tekrar

“Bu şehrin adını çok duydum, oldukça hareketli bir yer.”. Kanal D, Dizi, 24.05.1999, 04.09.
doğrusu: çok / hayli

“Oldukça yakın bir yere gelip sizi arayacağım.”. Kanal D, Dizi, 24.05.1999, 03.58.
doğrusu: çok / hayli

“Bursa örgütünde oldukça erken başlayan il başkanlığı tartışmaları yaşanıyor.”. OLAY, Haber, 04.05.1999, 19.51.
doğrusu: çok / bir hayli

“Oldukça güzel eserlere imza atmaktasın.”. Kanal D, Duygulu Türküler, 28.05.1999, 05.53.
doğrusu: Çok

“Ve bunu stüdyoda iki tane konuğumuzla beraber tartışıyoruz.”. Kanal 7, Ekonomi Politik, 12.07.1999, 23.25.
doğrusu: iki konuğumuzla

“Şimdi iki tane talihli seyircimizi belirleyecek.”. Kanal 7, Selin Dilmen Sizlerle, 15.07.1999, 12.39.
doğrusu: iki talihli seyircimizi

“Sizin iki tane kızınız var”. tv 8, Son Moda, 19.06.1999, 10.00.
doğrusu: iki kızınız

“12 tane Türk gazeteci, 12 tane yabancı gazeteci”. Kanal 6, Haber, 23.05.1999, 18.05.
doğrusu: 12 Türk gazeteci, 12 yabancı gazeteci

“Aslında bu iş merkezini, Karaköy ile birlikte düşünmek olası.”. btv, Anahtar, 26.04.1999, 01.49.
doğrusu: mümkün

“Yani vatandaş bu medyanın yanlı uyguladığı haberler için, sizlere nasıl tepki veriyor?”. btv, Haber Analiz, 16.04.1999, 22.51.
doğrusu: verdiği

“...tanık olarak dinlenen bomba amiri...”. SHOW, Güne Merhaba, 06.07.1999, 07.32.
doğrusu: uzmanı

“Karı koca arasını barıştırmak için...”. Ey, Gün Başlıyor, 21.05.1999, 08.31.
doğrusu: bulmak

“Hem size, hem meslektaşımız Yasemin’e geçmiş olsun diliyoruz.”. STV, Haber, 07.10.1999, 00.12.
doğrusu: diyoruz

“Bu kasabada atların çok büyük bir etkisi var.”. SHOW, Ormanın Kitabı, 11.07.1999, 07.39.
doğrusu: rolü / önemi

“Ailenin bu işte tabiî ki büyük bir faktörü var sanıyorum, değil mi?”. OLAY, Türkü Diyenler, 15.05.1999, 20.54.
doğrusu: rolü

“Bayat hamsi toprağın altına depolanarak imha edildi.”. atv, Kahvaltı Haberleri, 06.10.1999, 07.22.
doğrusu: gömülerek

“Çocukların çok sevdiği bir merak paten.”. Kanal 7, Hayatın İçinden, 13.07.1999, 14.39.
doğrusu: spor / uğraşı

“NATO’nun bugün de devam eden saldırıları sırasındaysa Priştine yakınındaki hava alanı isabet aldı.”. OLAY, Haber, 01.05.1999, 20.10.
doğrusu: taarruzları
Saldırı kavramı, “düşman” taraf için kullanılır.

“Tüm camlar yıkıldı.”. SHOW, Haber, 10.05.1999, 23.53.
doğrusu: kırıldı

“Hür teşebbüs sakın geri plânda bırakılmamalıdır.”. SHOW, Pencere, 12.05.1999, 23.55.
doğrusu: asla / hiçbir zaman

“Ayşe arkadaşımızın söylediği soruya cevap vereyim.”. SHOW, Güne Merhaba, 07.05.1999, 08.15.
doğrusu: sorduğu

“Evet ilk görüntüleri sayın Abdullah Akalp’ten dinliyoruz.”. OLAY, Padok, 15.05.1999, 12.13.
doğrusu: izliyoruz / seyrediyoruz

“Doğru cevap, d yanıtı.”. etv, Hedef Üniversite, 16.05.1999, 17.10.
doğrusu: seçeneği

“Bu otomobil hakkında biraz bahseder misiniz?”. OLAY, Devir Saati, 09.05.1999, 17.54.
doğrusu: bilgi verir misiniz

“Şimdi kumarbaz bir insanın kumarbazlıktan ne çektiğine ait bir de öykü dinleyeceğiz.”. SHOW, Film Gibi, 01.07.1999, 21.52.
doğrusu: dair

“Türkiye’de insanların kandırılmasına yönelik bir haber var.”. SHOW, Güne Merhaba, 06.07.1999, 07.49.
doğrusu: ilişkin

“Bu olay var mıdır, yok mudur? Bi de size sormak istiyorum efendim.”. SHOW, Haber, 15.07.1999, 20.47.
doğrusu: olmuş mudur, olmamış mıdır

“Atlar ve binicileri de birazdan yerlerini aldı.”. atv, Haber, 09.10.1999, 20.39.
doğrusu: biraz önce

“...kaza nedenlerinin başında aşırı hız, alkol kullanımı ve dikkatsizlik ilk sıralarda yer alıyor.”. OLAY, Haber, 11.05.1999, 20.03.
doğrusu: nedenleri arasında

“Kılık kıyafet yönetmenliğine uymamaları üzerine ...”. TRT 1, Gece Haberleri, 08.10.1999, 00.30.
doğrusu: yönetmeliğine

“Siyasette de hep erkek hegemonyası -biliyorsunuz- bugüne kadar hükümdar olmuştur.”. btv, Haber Analiz, 16.04.1999, 23.31.
doğrusu: hükümran

“Size yarına kadar müddet; yoksa ölürsünüz.”. SHOW, Yabancı Film-Ölüm İşareti, 11.07.1999, 23.05.
doğrusu: mühlet

“Peki, ne kadar katılma olmasını bekliyorsunuz?”. OLAY, Spor Masası, 02.05.1999, 22.55.
doğrusu: katılım

“Bu sınav hırsızlarını gerçekleştirenler kan izi bırakmışlardı.”. SHOW, Güne Merhaba, 03.05.1999, 07.48.
doğrusu: hırsızlıklarını

“Türkiye’de irtica konusunu tırmalayan başka ülkeler mi söz konusu?”. SHOW, Güne Merhaba, 04.05.1999, 07.43.
doğrusu: tırmandıran / kaşıyan (kastedilen anlama göre)

“İki DYP kurmayının, birbirlerinden uzak durmaya çalıştıkları gözlemlendi.”. OLAY, Son Nokta, 04.05.1999, 00.13.
doğrusu: gözlendi

“Daha sonra 1971’li yıllarda öğretmen okullarından...”. OLAY, Sevgili Öğretmenim, 12.05.1999, 23.12.
doğrusu: 1970’li yıllarda veya 1971 yılında

“1946’lı yıllar...”. Kanal 6, Tartışma, 16.05.1999, 00.09.
doğrusu: 1940’lı yıllar / 1946 yılı

“Her kişi üye olabiliyor mu?”. OLAY, Forum, 01.05.1999, 23.20.
doğrusu: Herkes

“Yıllar sonra bize komedi gelen şey o yıllarda moda idi.”. SHOW, Moda Show, 01.05.1999, 13.41.
doğrusu: komik

“Uzun yıllar depo olarak kullanılan medrese şimdi hakimiyetperver bir elin uzanmasını ... bekliyor.”. btv, Kırım Belgeseli, 20.04.1999, 11.36.
doğrusu: hamiyetperver / yardımsever

“IMF ile görüşmeler sırasında Uluğbay’ın bunalıma sürüklendiğini görüyordum’ diyen başbakan, bunun dışındaki bütün iddiaların yanlış ya da teferruat olduğunu savundu.”. KENT, Haber, 09.07.1999, 12.02.
doğrusu: ileri sürdü

“Bursa Özel Nilüfer Lisesi’nden Gökhan Mumcu en yüksek puanları alarak birinci geldi.”. KENT, Haber, 12.07.1999, 09.15.
doğrusu: oldu

“Bursa İl Genel Meclisi, yeni üyelikleriyle ilk toplantısını bugün yaptı.”. OLAY, Haber, 10.05.1999, 20.00.
doğrusu: üyeleriyle

“...gelecekteki il başkanının kim olması gerekliliği tartışılıyor şimdilerde de.”. OLAY, Yeni Gün, 05.05.1999, 08.29.
doğrusu: gerektiği

“... idam cezasının da yasalarda bir suç olarak bulunduğunun bi kez daha altını çizdi”. Kanal 6, Sabah’a Merhaba ve Metin Uca, 01. 07. 1999, 07.19.
doğrusu: ceza

“Atıyorum on tane albümü vardır ama on birinci albümle daha büyük bi kitleye ulaşır”. Kanal 6, Kadınca, 01. 07. 1999, 14.20.
doğrusu: Söz gelişi / Meselâ

“Belki de ben hem alabildiğince soft, yumuşak alabildiğince de sert bi şeyler ... yapmak istiyorum”. Kanal 6, Pazar Keyfi, 04. 07. 1999, 12.36.
doğrusu: olabildiğince

“... böyle bir günü bize yaşattıkları için onlara minnettar borçluyuz”. Kanal 6, Haber, 04. 07. 1999, 22.42.
doğrusu: minnet

“... şu anda bizi izleme çalışmalarını sürdüren ya da tarlalarında işlerini bitiren çiftçiler...”. Kanal 6, Sabah’a Merhaba ve Metin Uca, 01. 07. 1999, 08.55.
doğrusu: bizi izleyen

“Zamlar gelmiyorsa zamları vermeyenlerden bir şekilde hesap sorun”. Kanal 6, Sabah’a Merhaba ve Metin Uca, 02. 07. 1999, 07.26.
doğrusu: verilmiyorsa

“Ulu Önder’in dediği, ‘Ben sporcunun zeki, çevik aynı zamanda ahlâklısını severim.’ sözünün sporda oturmasını diliyoruz.”. STV, Sporda Bugün, 19.05.1999, 19.22.
doğrusu: benimsenmesini / yerleşmesini

“20-25 saniye içinde merkeze ulaşma olasılığı sağlıyor.”. NTV, Yeni Buluşlar, 14.07.1999, 12.25.
doğrusu: olanağı / imkânı

“Davasının bugünlerde yapılması bekleniyor.”. NTV, Haber, 12.07.1999, 11.02.
doğrusu: görülmesi

“Yetkililerin açıkladıkları ifadeler üzücüdür, kırıcıdır.”. NTV, Haber, 03.07.1999, 23.00.
doğrusu: düşünceler

“...önemli faktör oynadı.”. NTV, Ekonomi, 01.07.1999, 01.15.
doğrusu: rol

“İngilizler ve Fransızlar kendilerini bu yarışların hükümdarları olarak görüyorlar.”. NTV, Otomobil Yarışları, 11.07.1999, 15.27.
doğrusu: favorileri

“Buraları her zaman yoğun olmaz.”. ctv, Çizgi film, 11.06.1999, 15.59.
doğrusu: kalabalık

“Onunla çok iyi zaman geçireceğiz.”. ctv, Çizgi film, 13.06.1999, 08.44.
doğrusu: vakit

“Şampanya nüfusu dördü geçmiyor.”. ctv, Haber, 05.06.1999, 00.50.
doğrusu: sayısı

“Zevkler ve renkler tartışılmaz diye bir kelime vardır.”. Kanal A, Hayatın Rengi, 06.10.1999, 11.23.
doğrusu: söz

“Kısacası her zaman olduğu gibi ailenizin televizyonu Meltem televizyonu haberde doğruculuk, yorumda dürüstlük programı ile...”. Meltem, Top Ağlarda, 07.10.1999, 21.06.
doğrusu: doğruluk

“Ben de bu aptal şeyden sürdüm (Krem).”. ctv, Dizi, 11.06.1999, 17.07.
doğrusu: anlamsız

“Bu aptal kliniğe gitmekten vazgeçtim.”. ctv, Dizi, 11.06.1999, 17.10.
doğrusu: sevimsiz / boş

“Sizin ne aptal kurallarınız var.”. ctv, Dizi, 09.06.1999, 21.52.
doğrusu: anlamsız

“Demek ki bu aptal bir projeksiyon.”. TGRT, Canlı Hedef, 15.05.1999, 16.20.
doğrusu: anlamsız

“...ayrıca şu iğrenç ve aptal müziğinden bıktım artık.”. TGRT, Canlı Hedef, 15.05.1999, 16.30.
doğrusu: anlamsız

“Sadece aptal ormana gidip geldik.”. ctv, Dizi, 04.06.1999, 01.23.
doğrusu: sevimsiz / boş

“Bu aptal şehirden gittiğim için çok mutluyum.”. ctv, Dizi, 06.06.1999, 14.03.
doğrusu: sevimsiz / anlamsız

“...bunun kötü bir suç olduğuna...”. ctv, Belgesel, 02.06.1999, 23.27.
doğrusu: adî

“Sevgili seyirciler gene bugün çok çok değerli bir konuğumuz olacak ve kendisiyle hoşsohbet dakikalar geçirirken...”. STV, Yarışma Zamanı, 28.05.1999, 18.04.
doğrusu: zevkli

“Çok klâs kitaplar bir araya getirilmiş.”. Kanal A, Yarışmaca, 02.07.1999, 19.15.
doğrusu: seçkin

“Hükûmet sanayicilerin deprem bölgesinden kaçışlarını engellemeye çalışıyor.”. Kanal A, Haber, 10.10.1999, 18.34.
doğrusu: önlemeye

“...asansörün düşme tehlikesini engelliyor.”. NTV, Yeni Buluşlar, 10.07.1999, 11.36.
doğrusu: önlüyor

“İran’da molla rejimi çıtırdıyor mu?”. NTV, Haber, 12.07.1999, 23.57.
doğrusu: çatırdıyor

“Öğrenciyi iş hayatına entegre etmek için...”. NTV, Kartpostal, 14.07.1999, 19.37.
doğrusu: hazırlamak / alıştırmak

“Birçok yapı yapıyorum.”. ctv, Belgesel, 09.06.1999, 19.01.
doğrusu: bina

“Yani vatandaşı ürkütmemek lâzımdır. Vatandaşı piyasaya sürmek lâzımdır.”. Kanal A, Günebakan, 01.07.1999, 09.21.
doğrusu: öne sürmek

“Tek taraflı ateş ilân ettim.”. ctv, Haber, 10.06.1999, 00.15.
doğrusu: ateşkes ilân ettim

“Elinden geldiğince bilgi bulmağa çalış.”. ctv, Belgesel, 10.06.1999, 09.25.
doğrusu: edinmeğe

“On sekiz Temmuz gününe tekâmül eden iki bininci senede de bir tufan bekleniyor.”. Kanal A, Müzikalite, 05.07.1999, 19.56.
doğrusu: tekabül eden

“Arkamızdaki bu Osmanlı tipi şaheser cami ise, buradaki Türk cemaati tarafından tam yedi milyon dolar harcanarak büyük emekler sonucu gerçekleştirilmiştir.”. STV, Ayna, 16.05.1999, 04.15.
doğrusu: inşa edilmiştir / yapılmıştır

“Evet, askerlerin gelişini aktarır mısın?”. STV, Haber, 18.05.1999, 20.45.
doğrusu: anlatır mısın

“Bay Natali hakkında bir gelişme yaşadın mı?”. ctv, Dizi, 05.06.1999, 01.30.
doğrusu: oldu mu

“Bir şarkı daha alalım sizden.”. TGRT, 07.05.1999, 11.10.
doğrusu: dinleyelim

“Kanunların açıklarını bildikleri için...”. ctv, Dizi, 06.06.1999, 12.26.
doğrusu: boşluklarını

“Son sözüm budur, tamam mı?”. ctv, Dizi, 11.06.1999, 13.19.
doğrusu: anladın mı

“Benim hayatım tehdit ediliyor. Tamam mı?”. ctv, Dizi 06.06.1999, 18.14.
doğrusu: Anladın mı

“Öncelikli olarak otobüse bindiler”. Kanal 6, Haber, 23.05.1999, 17.49.
doğrusu: Önce otobüse bindiler.

“Haziran sonu gibi klip çekelim”. Kanal 6, Kadınca, 23.05.1999, 15.52.
doğrusu: Haziran sonlarında

“Hattaki öbür izleyicimizi alıyor muyuz?”. Kanal 6, Seç Kazan, 18.05.1999, 12.41.
doğrusu: bağlıyor muyuz

“Bugün ayrıca ANAP’ın grubu yapılıyor”. Kanal 6, Haber, 18.05.1999, 19.59.
doğrusu: grup toplantısı yapılıyor / ANAP grubu toplanıyor.

“... aile tamamiyle yıkıldı”. Kanal 6, Haber, 28.05.1999, 19.50.
doğrusu: tamamen

“Baharın bu güzel noktasında...”. Kanal 6, Haber, 26.05.1999, 12.39.
doğrusu: gününde

“Bir ile üç arası gibi”. Kanal 6, Sabaha Merhaba, 28.05.1999, 07.58.
doğrusu: Bir ile üç arasında

“Çeçenistan’ın meşrutiyetini tanımaya...”. TRT 1, Haber, 02.10.1999, 03.14.
doğrusu: meşruiyetini

“Bu şarkıyı hayata geçirmek bana nasip oldu”. TRT 1, Tatil Gecesi, 01.10.1999, 21.30.
doğrusu: söylemek / okumak

“Sizden bir şarkı alabilir miyiz?”. TRT 1, Tatil Gecesi, 01.10.1999, 21.31.
doğrusu: dinleyebilir miyiz

“İkinci kasetimiz arasında iki saatlik bir zaman zarfı var”. TRT 1, Talk Show, 02.10.1999, 00.42.
doğrusu: bir süre / bir boşluk

“Benim yaşım sadece rakamsal olarak gidiyor”. TRT 1, Talk Show, 03.10.1999, 00.41.
doğrusu: sayı olarak büyüyor

“Prodüksiyon şefi gibi çalıştım”. TRT 1, Talk Show, 03.10.1999, 00.31.
doğrusu: olarak çalıştım

“... kilometrelere varan kuyruklar oluşuyor”. TRT 1, Sabah Haberleri, 02.01.1999, 09.34.
doğrusu: kilometrelerce

“...son olarak Devlet Güvenlik Mahkemelerinin özelleştirilmesi”. atv, Gün Ortası, 28.05.1999, 13.00.
doğrusu: özerkleştirilmesi / sivilleştirilmesi

“...Mudanya’ya gelen onlarca yabancı gazeteci, televizyoncu...”. atv, Haber 19, 30.05.1999, 19.11.
doğrusu: yüzlerce (Çünkü gelenlerin sayısı 800’den fazla olarak belirtildi.)

“Bu tamamıyla yanlış anlaşma”. KENT, Bumerang, 01.06.1999, 09.05.
doğrusu: anlama

“..gazetecileri....Mudanya adasına getirdi”. KENT, Haber, 01.06.1999, 18.03.
doğrusu: Mudanya’ya

“...yumurtaları taşın üzerine kırıyorlar, fokur fokur pişiyor”. STV, Yarışma Zamanı, 13.07.1999, 17.38.
doğrusu: hemen / çabucak / derhal

“Cennetin, dünya üzerinde paraleli olmayan efsanevî bir bahçe olduğunu söylenir”. ctv, Belgesel, 30.09.
doğrusu: eşi olmayan / benzeri olmayan

“Hiç de güzel değilim falan oluyorum”. OLAY, Portreler, 04.10.1999, 21.00.
doğrusu: Hiç de güzel değilim duygusuna kapılıyorum.

“Onlarla iş birliği kurabilirsiniz”. OLAY, Bizim Sokak, 04.10.1999, 09.12.
doğrusu: yapabilirsiniz

“Atölye aşamasına girişeceğim”. OLAY, Bizim Sokak, 04.10.1999, 09.12.
doğrusu: Sırada atölye açmak var / Atölye açacağım.

“Değişik müzik insanlarıyla görmek...”. OLAY, Portreler, 07.10.1999, 21.00.
doğrusu: müzisyenlerle görüşmek

“Güzel besteler söyleyebilirim.”. OLAY, Portreler, 07.10.1999, 21.00.
doğrusu: şarkılar / eserler

“Kalın kalın çalışmalar yaptık”. OLAY, Portreler, 07.10.1999, 21.00.
doğrusu: Ciddî / Ağırlığı olan

“Çok feci dolmuş vaziyetteyim.”. OLAY, Portreler, 08.10.1999, 21.00.
doğrusu: Çok duyguluyum / İyice duygulanmış durumdayım.

“O işe emek göstermek lâzım”. OLAY, Portreler, 08.10.1999, 21.00.
doğrusu: emek harcamak / emek vermek

“...yaptığım çok kaba araştırmalara göre ...” . tv 8, Mercek, 22.06.1999, 22.00.
doğrusu: gelişigüzel / kabataslak / üstünkörü

“En son haddinde doktora gidip müracaat ediyoruz”. tv 8, Erkan Tan’la Başkent’ten, 23.06.1999, 08.30.
doğrusu: En son çare olarak doktora gidiyoruz. / En sonuna kadar bekledikten sonra doktora gidiyoruz.

“Çok muazzam şifalar olduğunu görmek...”. tv 8, E. Tan’la Başkent’ten, 23.06.1999, 08.30.
doğrusu: Çok şifalı olduğunu

“Medyada yer alması inanılmaz önemli”. tv 8, Son Moda, 19.06.1999, 10.00.
doğrusu: çok önemli / olağanüstü önem taşıyor

“Bize de çok fazla sorular yansıyor”. Kanal 6, Kadınca, 28.05.1999, 16.14.
doğrusu: sorular soruluyor

“...bir miktar soğuttuktan sonra etki gösterecektir.
doğrusu: biraz / bir süre

“MHP’nin ret kararı almasında etki yarattı”. Kanal 6, Haber, 16.05.1999, 19.09.
doğrusu: etkili oldu

“İstanbul’da sahne alacak”. btv, Rock Bar, 26.06.1999, 23.16.
doğrusu: sahneye çıkacak

“... programımız gerçekten yoğun...”. Kanal 6, İşte Hayat, 21.05.1999, 20.37.
doğrusu: çok yüklü / bir hayli dolu

“Bayağı karışık süreç”. Kanal 6, Sabaha Merhaba, 28.05.1999, 07.38.
doğrusu: Bir hayli

“Sorunuzu alalım”. Kanal 6, Önce Sağlık, 31.05.1999, 15.22.
doğrusu: Sorunuz nedir? / Sorunuzu söyleyiniz?

“Bugün sabah...”. Kanal 6, Haber, 28.05.1999, 19.49.
doğrusu: Bu sabah

“Kanal 6 kapsamlı ekibiyle izliyor”. Kanal 6, Sabaha Merhaba, 31.05.1999.
doğrusu: geniş

“Kullanılan müzisyenler İspanyol Karnavalı örnekleridir”.
doğrusu: Çalınan parçalar / Çalınan müzik parçaları

“Hasta olacam gibi”. Kanal 6, Kadınca, 27.05.1999, 15.18.
doğrusu: galiba

“Hattaki bir izleyiciyi hemen alıyoruz”. Kanal 6, Aç–Kazan, 21.05.1999, 12.15.
doğrusu: dinliyoruz

“...ayrıksı Çin kültürünün izleri...”. Kanal 6, Gezi, 31.05.1999, 03.01.
doğrusu : farklı / değişik

“Böyle misin normalde?”. Kanal 6, Gece Öpücüğü, 31.05.1999, 01.58.
doğrusu: her zaman

“Bu bölgede altın olduğu hakkında söylentiler çıktı”. Kanal 6, Belgesel, 27.05.1999, 04.50.
doğrusu: olduğuna dair

“Hukukun üstünlüğü meselesi çok değer kaybediyor”. btv, Barlaslarla Beraber, 19.06.1999, 12.43.
doğrusu: kavramı çok yıpratıldı

“Sandıksal demokrasi”. btv, Barlaslarla Beraber, 19.06.1999, 11.06.
doğrusu: Sandığa dayanan

“...bir şey görükmüyor”. btv, Ayrıntılar, 24.07.1999, 21.28.
doğrusu: görünmüyor

“Bilmek istediğiniz sorular için telefon numaramız...”. btv, Sohbet, 23.07.1999, 07.14.
doğrusu: Cevabını öğrenmek istediğiniz sorular

“Kalbinin olduğu takımın formasını giyecek”. btv, Spor, 28.07.1999, 17.36.
doğrusu: Sevdiği

“İlk gündemimiz “memur maaşı Cuma’ya kaldı” sözcüğü olacak”. btv, Ayrıntılar, 22.06.1999, 15.33.
doğrusu: cümlesi

“Herkes üç söylüyor”. TGRT, Pazar Eğlence, 11.07.1999, 17.22.
doğrusu: diyor

“Demir yolu ile hareket ediyor”. TGRT, Haber, 02.07.1999, 12.18.
doğrusu: Tren ile

“Yurt genelinde...”. TGRT, Haber, 02.07.1999, 19.09.
doğrusu: çapında / Bütün yurtta

“...doyumsuz bir gece...”. TGRT, Program Tanıtımı, 02.07.1999, 11.32.
doğrusu: doyum olmayan

“Levent İnanır, bir meziyetini daha ortaya koydu”. TGRT, Magazin, 09.07.1999, 00.29.
doğrusu: yeteneğini

“Biliyoruz ki, erkekler daha kolay telef olurlar”. TGRT, Sağlık, Dr. Babuna, 12.07.1999, 09.25.
doğrusu: ölürler

“Özünde çok iyi bir insan...”. Kanal D, Sabah Şekerleri, 01.10.1999, 11.47.
doğrusu: Aslında

“İki dağcı tırmanırken, dağın ipi koptu”. Kanal D, Zaga, 03.10.1999, 01.04.
doğrusu: dağcının

“Ancak rastlantı icabıyla...”. Kanal D, Haber, 03.10.1999, 01.36.
doğrusu: olarak / rastlantı dolayısıyla

“Kendilerine minnet duyguları söylenmiştir”. Kanal D, Haftanın Karnesi, 02.10.1999, 13.49.
doğrusu: açıklanmıştır / ifade edilmiştir

“Sizleri tanımamızı talep ediyorum”. Kanal D, Duygulu Türküler, 04.10.1999, 06.20.
doğrusu: tanımak istiyorum / kendinizi tanıtır mısınız

“...sadece duyduğumuz duyumlardı”. atv, Kahvaltı Haberleri, 21.05.1999, 08.09.
doğrusu: aldığımız ihbarlardı

“Köşkün camına dev bir Galatasaray bayrağı astı”. atv, Kahvaltı Haberleri, 24.05.1999, 08.25.
doğrusu: penceresine

“İnsanların dökülen petrolü toplamaya...”. atv, Haber 19, 17.05.1999, 19.36.
doğrusu: akan

“Dün gece İstanbullular için kazalı bir geceydi”. atv, Haber 13, 18.05.1999, 13.22.
doğrusu: kaza dolu

“Sorumlular hakkında bir inceleme başlatıldı mı?”. atv, Gece Yarısı Haberleri, 20.05.1999, 00.17.
doğrusu: soruşturma

“...lâf salatalığını bırakın da...”. atv, Ayşe Özgün, 20.05.1999, 03.31.
doğrusu: salatasını

“Engelliler çok yoğun koşullarda yaşıyorlar”. atv, A’dan Z’ye, 19.05.1999, 14.36.
doğrusu: zor

“NATO bombaları yine yollarını şaşırdı...”. atv, Haber, 17.05.1999, 17.48.
doğrusu: hedeflerini

“Nedir durumu?”. atv, Affet Bizi Hocam, 16.05.1999, 22.26.
doğrusu: Nasıl

“Ölümsüz bir boğaz manzarası eşliğinde sohbet edeceğiz”. atv, Klinik, 15.05.1999, 14.05.
doğrusu: Doyulmaz, önünde

“Buna alışması için fırsat olmadı”. atv, Lassie, 15.05.1999, 10.49.
doğrusu: imkân

“Yani sabahları artı kalkmak lâzım”. atv, Magazin Forever, 15.05.1999, 18.23.
doğrusu: olumlu / canlı / zinde / sağlıklı

“Adam ısrarla, hayır hayır beni dinliyorlar tezinde”. tv 8, E. Tan’la Başkent’ten, 30.06.1999, 09.00.
doğrusu: iddiasında

“İnsanlar baktıkları zaman klibe, hafif bir tebessüm göstersinler”. TRT 1, Sayısal Gece, 02.10.1999, 21.38.
doğrusu: etsinler

“Kocam bu tada kesin bayılacak”. TGRT, Reklâm, 02.07.1999.
doğrusu:kesinlikle

“Türkiye’de hür araba sürmek istiyorsanız...”. TGRT, Haber, 03.07.1999, 19.29.
doğrusu: serbestçe

“Adayların hiçbirisi son derece acizdirler”. btv, Haber, 24.07.1999, 21.20.
doğrusu: hepsi

“Bastırdığın kötü yaşantılar, herşey orda çıkıyor”. OLAY, Portreler, 07.10.1999, 21.00.
doğrusu: duygular

“Türk diline de eğitim göstermiyoruz”. OLAY, Güldeste, 07.10.1999, 22.00.
doğrusu: özen

“İşte definelerden kesitler”. ctv, Haber 13, 07.10.1999, 13.15.
doğrusu: definelerden görüntüler

“...ama geçmişinde o kadar zor koşullara sahip olmuş ki”. atv, Bir Adım, 25.05.1999, 16.22.
doğrusu: zor koşullarda yaşamış

“Kendisine demokrat söyleyen insanların...”. Arifan Radyo, Seher Vakti, 09.05.1999, 08.00.
doğrusu: diyen

“Artık bizim hayatımız üç gün kalmış”. Arifan Radyo, Hakikat Dosyası, 02.05.1999, 16.30.
doğrusu: ömrümüz (üç günlük ömrümüz)

“Çok az düzeyde eğitim seviyesi var”. Kanal 6, Tartışma, 21.05.1999, 00.04.
doğrusu: alt

“Sevim Demir denen arkadaşımız...”. btv, Rock Bar, 20.06.1999, 11.24.
doğrusu: adındaki

“...hırsızlar jandarmayla çarpıştılar. Çarpışma sonucunda...”. TV 9, Aktüel Haber, 14.06.1999, 21.26.
doğrusu: çatıştılar, çatışma

“...gözlem altına alınan Uçar...”. CNN TÜRK, Haber, 16.10.1999.
doğrusu: göz altına alınan

“Alternatifbank’ta yönetmen kendisi.”. TV 9, Para ve Sermaye, 02.06.1999, 15.25.
doğrusu: yönetici

“Kültür, insanlar için kaçınılmaması gereken bir yer.”. ctv, Film, 05.06.1999, 18.11.
doğrusu: değer

“Avukatlarının daha önce yaptığı tahliye talebini de olumsuz yanıtlamıştı.”. ctv, Haber, 09.06.1999, 13.06.
doğrusu: reddetmişti

“Adalet sistemi, hukuk sistemi çökerse güvenlik güçleri yeterli kalmaz.”. Kanal A, Hayatın Rengi, 08.10.1999, 11.10.
doğrusu: olmaz

“Masa kenarında beklemek”. Star, Gece Hattı, 18.05.1999, 23.41.
doğrusu: başında

“Süremizi bir hayli taştık.”. TRT 1, Sabah Haberleri, 04.10.1999, 09.04.
doğrusu: aştık

“İstanbul’da depremde ağır hasarlı enkaz gören 60 okul eğitime kapandı.”. Star, Ana Haber, 03.10.1999.
doğrusu: hasar gören

“Kaç gibi geleyim efendim?”. TRT 1, Bizim Mahalle, 14.05.1999, 19.07.
doğrusu: Aşağı yukarı saat kaçta

“Kesinlikle harika bir klip var.”. NUMBER 1, Number 1 Top 20, 02.05.1999, 20.20.
doğrusu: Gerçekten

“Çok yoğun bir sağlık ekibi gitti.”. Star, Söz Hakkı, 05.10.1999, 24.47.
doğrusu: kalabalık / donanımlı

“Benim bulunduğum tarafın sol tarafında bulunuyor.”. Kanal 7, 22.05.1999, 10.55.
doğrusu: yerin

“Burada yattığıma bakma sana karşı tavrım sonsuz.”. TRT 1, Bizim Mahalle, 14.05.1999, 19.09.
doğrusu: saygım

“Bu konuda siz bir siyasetçi olarak görüşünüzü nasıl söylersiniz?”. Star, Haber, 17.05.1999, 19.47.
doğrusu: ifade edersiniz

“Bugünkü tablo içerisinde çok fazla sorun yok ...”. atv, Sabah Haberleri, 30.05.1999, 09.11.
doğrusu: içinde

“İçerlerinde bazı bürokratlar, kamu görevlileri, ...sanatçıların da bulunduğu çok sayıda vatandaşların telefonlarını dinledikleri...”. TRT 1, Haber 18, 14.05.1999, 18.52.
doğrusu: Aralarında / İçlerinde

“Çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik, değerli konuklarımızla, değerli sanatçılarımızla.”. atv, A’dan Z’ye, 20.05.1999, 16.37.
doğrusu: Zevkli / Hoş / Neşeli

“...Hükûmetin başbakan yardımcısının eski bir KGB ajanı olması tüm hükûmeti resmen salladı.”. NTV, Dünyaya Bakış, 15.10.1999, 18.15.
doğrusu: sarstı

“Abdullah Öcalan’ın Heybeli adasından az önce yayınladığımız görüntüleri var görüntüde.”. atv, Sabah Haberleri, 31.05.1999, 10.03.
doğrusu: ekranda

“L. Jones, bu sabah yaşanan depremin merkez üstünün yerleşim merkezlerinden uzak olmasını şans diye nitelendirdi.”. NTV, Dünyada Bugün, 16.10.1999, 19.12.
doğrusu: merkez üssünün

“...IMF’nin önerdiği bu bütçe yapılmazsa, Türkiye’de kriz öngörüyor musunuz peki?”. NTV, Güne Başlarken, 15.10.1999, 08.35.
doğrusu: kriz olacağını tahmin ediyor musunuz / kriz olabilir mi

“Pakistan’da darbe olunca kimse şaşırmadı ve herkesin aklına ilk sırada sivil yönetimle ordunun Keşmir konusundaki anlaşmazlığı geldi.”. NTV, Güne Bakış, 15.10.1999, 07.30.
doğrusu: ilk olarak

“Evet, adlarınızı alabilir miyim çocuklar?”. etv, Mavi Boncuk, 23.05.1999, 09.56.
doğrusu: öğrenebilir miyim

“Geçen sene Temmuz, Ağustos gibi zamanlarda ben vatan hainiydim.”. etv, Güncel Portreler, 19.05.1999, 21.57.
doğrusu: Temmuz, Ağustos aylarında

“Mahkûmlar sayım vermiyor.”. SHOW, Haber, 06.10.1999, 19.45.
doğrusu: sayımı engelliyor / sayım yapılmasını engelliyor

* * *

Nesneleri ve kavramları kendi adlarıyla ifade etmek yerine şey kelimesini kullanmak eskiden beri eleştirilen bir husustu. Şimdi buna olay ve hadise sözleri de eklenmiştir.

“...kızlar takımının kaptanı da çok güzel bir şey değil mi?”. Kanal D, Kulaktan Kulağa, 10.07.1999, 16.43.
doğrusu: kız

“Türkiye’de çok naif şeyler de kendilerine dağcı diyebiliyorlar.”. Kanal 7, İyi Akşamlar, 12.05.1999, 16.45.
doğrusu: insanlar

“Boyama çok ince yapılan bir olay.”. Kanal A, Hayatın Rengi, 28.06.1999, 11.00.
doğrusu: iş

“Geniz eti dediğimiz olay”. Kanal 7, Günün İçinden, 14.05.1999, 10.15.
doğrusu: bölüm / bölge

“Taşınma olaylarının zorluklarıyla okula gidemedi.”. Kanal A, Politik A, 30.06.1999, 21.00.
doğrusu: iş(ler)inin

“Yarışmamız Türkiye’de tek. Böyle olunca da hadisemiz daha güzel oluyor.”. Kanal A, Yarışmaca, 25.06.1999, 18.55.
doğrusu: programımız
Aslında kastedilen yarışmadır ve kelimenin tekrar edilmesine gerek yoktur.

“Elektrik kesintisi hadisesi yok.”. Kanal A, Yarışmaca, 25.06.1999, 18.00.
doğrusu: Hadise kelimesine gerek yoktur.

“Ne yapalım, bizim olayımız bu.”. SHOW, Klip 1999, 15.07.1999, 10.29.
doğrusu: işimiz

“Bu cennet olayına çok çabuk alışabilirim.”. Cine 5, Yabancı Film, 15.06.1999, 21.00-24.00.
doğrusu: konusuna / meselesine

“Sakın beşinciyi bulamadık diye şey yapmayın. Bunu da size hemen iletelim”. Kanal 6, Yarışma, 02. 07. 1999, 12.05.
doğrusu: üzülmeyin

“... takım elbise pahalı olay”. Kanal 6, Dr. Stres, 23.05.1999, 22.58.
doğrusu: bir şey

“Şiir besteleme olayı beni geldiğim yere getirdi”. Kanal 6, Kadınca-sohbet, 24.05.1999, 15.48.
doğrusu: işi

“IMF dayatması kabul edilebilir bir olay değildir”. TGRT, Haber, 02.07.1999, 19.22.
doğrusu: durum

“Materyalistlerin dayandığı iki olay vardır”. TGRT, Dr. Babuna, 03.07.1999, 09.19.
doğrusu: husus / nokta

* * *

Son yılların olur olmaz yerde kullanılan kelimelerinden biri de gerçekleşmek’tir. Olmak, meydana gelmek, yapmak yerine gerçekleşmek, gerçekleştirmek kelimelerinin kullanıldığına sık sık şahit oluyoruz.

“...intihar girişiminin nasıl gerçekleştiğini konuşuyor.”. FLASH, Haber, 09.07.1999, 19.30.
doğrusu: olduğunu / meydana geldiğini

“Bir başka yolsuzluk da 1991’de gerçekleştirildi.”. Kanal A, Günebakan, 18.06.1999, 08.00.
doğrusu: oldu / olmuştu

“Yangın saat 04.00 sularında gerçekleşti.”. Kanal 7, Kanal 7’de Sabah, 07.05.1999, 07.00.
doğrusu: oldu / başladı

“Yol üzerinde 60 m2 tahribat gerçekleştirildi.”. Kanal A, Haber, 15.06.1999, 20.30.
doğrusu: meydana getirildi, yapıldı

“Olay...eğitim uçağının ...döküm fabrikasına düşmesiyle gerçekleşti.”. FLASH, 23. Saat, 15.07.1999, 23.00.
doğrusu: meydana geldi

“En büyük miting Ankara’da gerçekleştirilecek.”. FLASH, 23. Saat, 14.07.1993, 23.00.
doğrusu: yapılacak

* * *

Zevk için türetilen beğeni sözü de çoğunlukla takdir yerine kullanılmaktadır.

“Haftanın en çok beğeni toplayan kliplerini seçtik.”. FLASH, Top-on, 10.07.1999, 20.10.
doğrusu: takdir

“...beğenilerinizi, takdirlerinizi ilettiniz.”. TRT 1, 35. Yıl Konseri, 14.05.1999, 21.00.
doğrusu: Beğeni, zevk anlamında olduğu için burada kullanılması yanlıştır; takdir sözü yeterlidir.

“...beğenim hangisini tutarsa.”. TRT 1, Nazar Değmesin, 10.05.1999.
doğrusu: hangisini beğenirsem

“Hayvanları izleyicilerin beğenisine sunacaklar.”. STV, Belgesel, 01.10.1999, 06.00.
doğrusu: takdirine

“...gökyüzünde akrobatik hareketler yapan pilot büyük beğeni topladı.”. OLAY, Çocuk Saati, 10.05.1999, 10.17.
doğrusu: takdir

* * *

Aslında soru zarfı olan neden kelimesinin sebep anlamında bir isim olarak kullanılmaya başlanmasından bu yana birçok karışıklık ortaya çıkmış; dolayı, ötürü, yüzünden, sayesinde, için, dolayısıyla, vesilesiyle, münasebetiyle gibi sözlerin kullanımları ya azalmış, ya da bu kelimeler birbirine karışmıştır.

“Teknik bir arıza nedeninden bağlanamamıştık.”. atv, Haber, 02.07.1999, 12.15.
doğrusu: yüzünden

“ÖSS için bir intihar girimi var.”. Kanal 7, Kanal 7’de Sabah, 04.05.1999, 07.30.
doğrusu: yüzünden, girişimi

“Saldırı için Nato ile Sırplar birbirini suçluyor.”. Kanal 7, Haftasonu Haberleri, 15.05.1999, 21.00.
doğrusu: dolayısıyla

“Hafta sonu etkisiyle plâjlar doldu.”. Ana Haber, 10.07.1999, 20.00.
doğrusu: dolayısıyla

“...sosyal devleti kuramadığınız yerde de kimsenin demokratik ya da lâik kaygıları taşımasına neden de olamazsınız.”. HBB, Mozaik, 11.06.1999, 23.32.
doğrusu: engel

“Onlar sayesinde bu değerli çiçeklerim sıradan renkli çiçeklere dönmüş.”. SHOW, Dadılar Klübü, 10.07.1999, 16.20.
doğrusu: yüzünden

“ ‘Fotoğraflar’ adını taşıyan sergisi amacıyla Türkiye’ye gelen...”. NTV, Gece Gündüz, 07.10.1999, 00.12.
doğrusu: için / vesilesiyle

“Şimdilerde sinema adına filmler çekilmiyor”. Kanal 6, Magazin, 28.05.1999, 08.00.
doğrusu: için

“...bu depremde kaybedilen 170.000 kişinin adına yas tutuluyor”. ctv, Haber 13, 06.10.1999, 13.04.
doğrusu: hatırası için

* * *

Büyüklük, çokluk, genişlik, fevkalâdelik kavramları da sık sık birbirine karıştırılmakta ve yersiz sıfatlar kullanılmaktadır.

“...bize büyük yardımcı oldular.”. Kanal 7, Avrupa’daki Türkiye, 02.05.1999, 16.00.
doğrusu: çok

“Bütün hastalarıma çok büyük selâmlar söylüyorum.”. FLASH, Kurdela, 09.07.1999.
doğrusu: Burada büyük sözü gereksiz kullanılmıştır.

“Hafta sonunu kızımla ful neşeli geçiremiyorum.”. Kanal A, Hayatın Rengi, 16.06.1999, 11.00.
doğrusu: neşe içinde

“kocaman alkışlar”. Kanal 7, Hedef 4, 03.05.1999, 09.26.
doğrusu: daha güçlü / daha şiddetli

“Dehşet güzel bir program yapacağım.”. FLASH, Şeker Cadı, 11.06.1999.
doğrusu: Fevkalâde / Olağanüstü (güzellikte)

“Feci bir program olacak.”. HBB, Mavi Dünya, 03.06.1999, 09.21.
doğrusu: Olağanüstü

“...çok güzel, felâket bir doğa yapmışlar.”. HBB, Politika Gündemi, 09.06.1999, 00.08.
doğrusu: olağanüstü

“Korkunç derecede duygulanıyorum.”. Kanal 7, Hayatın İçinden, 11.05.1999, 11.00.
doğrusu: Müthiş (bir şekilde)

“Bir bilim adamı olduğunuz için onlardan (yerlilerden) daha süper olduğunuzu düşünemezsiniz.”. FLASH, Belgesel, 04.07.1999, 18.00.
doğrusu: üstün

“Gençlerin tepkisi şöyle oldu: ‘Süper hazırlanmıştık.’ ”. Kanal 7, Kanal 7’de Sabah, 02.05.1999, 07.15.
doğrusu: çok fazla / olağanüstü bir şekilde

“Hülya Avşar’a şok gözaltı var.”. Kanal 7, Kanal 7’de Sabah, 13.05.1999, 07.00.
doğrusu: beklenmedik / sarsıcı

“...çok dostluk sürdürüyordu.”. atv, Bir Yudum İnsan, 08.07.1999.
doğrusu: sıkı

“Bütün günlerinizin oldukça verimli geçmesini diliyorum.”. Kanal 7, Kanal 7’de Sabah, 09.05.1999, 07.45.
doğrusu: çok

“Soruna yönelik en büyük nokta da yaş problemi oluyor.”. FLASH, 23. Saat, 09.05.1999, 23.00.
doğrusu: önemli

“Çok sayılı büyük ustalardan...”. FLASH, Yabancı Film, 04.06.1999.
doğrusu: Çok sayıda / Birçok

“Geniş mesafeler aldınız.”. Kanal A, Mülk Sultanları, 25.06.1999, 17.05.
doğrusu: Uzun / Büyük

“...geniş miktarda Sırp birliğinin...”. Kanal 7, Kanal 7’de Sabah, 14.05.1999, 08.15.
doğrusu: çok sayıda / birçok

“Bir şeyleri dehşet güzel yaşadık.”. FLASH, Kâmuran Akkor, 10.10.1999, 22.45.
doğrusu: fevkalâde / olağanüstü (şekilde)

“İşte ben şu an acayip babama benzedim.”. Kanal D, Sabah Şekerleri, 24.05.1999, 12.03-13.05.
doğrusu: çok fazla

“Onları kocaman öpüyorum.”. Kanal 7, Selin Dilmen Sizlerle, 05.07.1999, 12.32.
doğrusu: sevgiyle / hasretle

“Tele Yarış’tan hepinize bir kez daha kocaman bir merhaba.”. OLAY, Tele Yarış, 11.05.1999, 19.43.
Bu cümlede de kocaman sıfatı, gereksiz olarak kullanılmıştır.

“Yarışmacılarımız için şöyle kocaman bir alkış.”. Kanal 7, Hedef 4, 05.07.1999, 17.50.
doğrusu: bol

“Erkan feci bir erkek.”. SHOW, Klip 1999, 14.07.1999, 10.10.
doğrusu: çok yakışıklı / çekici / müthiş ...

“Aramızda korkunç bir dayanışma var.”. OLAY, Hayal Kahvesi, 14.05.1999, 14.43.
doğrusu: müthiş

“Korkunç sürprizler var.”. atv, Harika Pazar, 09.10.1999, 20.38.
doğrusu: Müthiş

“Arkadaşlarım, inanılmaz güzel eğleniyorlar.”. OLAY, Hayal Kahvesi, 10.05.1999, 15.55.
doğrusu: inanılmayacak kadar

“İnanılmaz iyi bir doğaçlama hocası olduğunu bilmiyordum.”. atv, Bir Yudum İnsan, 09.10.1999, 20.32.
doğrusu: Çok

“Teoman burada bir konser verdi. İnanılmaz coşkuluydu; inanılmaz güzeldi.”. OLAY, Hayal Kahvesi, 12.05.1999, 15.45.
doğrusu: İnanılmayacak kadar (derecede)

“Gerçekten mükemmel güzel bir çalışma.”. Ey, Müzik Dünyası, 31.05.1999, 14.12.
doğrusu: çok

“Bu yöntemle Babalar Gününden önce accayip bu parfümden sattılar”. Kanal 6, Sabah’a Merhaba ve Metin Uca, 02. 07. 1999, 08.37.
doğrusu: çok / müthiş (çok sattılar)

“Bunlar beni acayip mutlu ediyor”. Kanal 6, Sabah’a Merhaba ve Metin Uca, 02. 07. 1999, 08.37.
doğrusu: çok / müthiş

“Konusu feci ciddî”. Kanal 6, İşte Hayat, 01. 07. 1999, 22.54.
doğrusu: çok / olağanüstü

“Korkunç bir şekilde gizlenen ve yıllar süren çalışmalar...”. Kanal A, Çizgi Film, 06.10.1999, 09.52.
doğrusu: akıl almayacak

“Biliyorsunuz iki bin yılında Avustralya, Olimpiyatları düzenleme hakkını kazandı ve bugün korkunç bir süratle bunu, bütün hazırlıkları yapmaya başlamışlar.”. STV, Ayna, 16.05.1999, 04.07.
doğrusu: büyük

“Aleksiyev, çok yüksek ağırlıkları kaldırabiliyordu.”.
doğrusu: büyük

“Korkunç heyecanlı yani”. Kanal D, Pazar Magazin, 03.10.1999, 16.25.
doğrusu: Çok / Müthiş

“Fethiye’de Extreme Sport Fest’teydik, ... , gerçekten acayip eğlendik”. NUMBER 1, 11.05.1999, 22.15.
doğrusu: müthiş

“Muhteşem oynayan yıldızlarımız var.”. TRT 1, Spor Stüdyosu, 03.10.1999, 23.12.
doğrusu: Çok iyi / Fevkalâde / Harikulâde

* * *

Türk cumhuriyet ve toplulukları için Türkî teriminin kullanılması doğru değildir. Aslında “Türkçe” demek olan bu terim, Sovyet rejimi tarafından Türk yerine yerleştirilmeye çalışılmış; 1990’dan sonra Türkiye’ye de sokulmuştur. Bizim dilimizde Türk sözü, eskiden beri hem Anadolu Türklerini, hem de bütün dünya Türklüğünü ifade etmektedir.

“Türkî cumhuriyetler...”. etv, Günün Yorumu, 16.06.1999, 21.10.
doğrusu: Türk cumhuriyetleri

“...özellikle Türkî cumhuriyetleri hedef alan...”. etv, Haber 16, 15.06.1999, 16.07.
doğrusu: Türk cumhuriyetlerini

“Bir sürü insanın...”. Kanal D, Duygulu Türküler, 12.07.1999, 06.11.
doğrusu: Birçok
Sürü, insan için kullanılmamalıdır.

“...bir sürü küçük kardeşimiz var.”. etv, Yorum, 25.06.1999, 08.47.
doğrusu: birçok

“...bir sürü Türkî devletler oluşturuldu.”. HBB, Platform, 06.06.1999, 11.48.
doğrusu: birçok Türk devleti





7. 2. Kelimeleri yanlış biçimde kullanma

Bir kavram alanı içinde kelimelerin çeşitli biçimleri bulunabilir. Bunlar içinden yaygın biçimi seçip kullanmak önemlidir. Çok defa yaygın biçim hatırlanamadığı, bazen de bilinmediği için zaman zaman toplumca yadırganan şekillerin kullanıldığına tanık olmaktayız. Konuşmacıların bazen dilde olmayan yeni biçimler uydurdukları da görülür. Bazen de doğru ek yerine yanlış bir ekin kullanılması yadırgatıcı olmaktadır.

Aşağıdaki örneklerde Arapça ve Farsça kökenli sözlerde yapılan hatalar görülmektedir.
“muhteşemlik”. Kanal 7, Belgesel, 14.05.1999, 15.20.
doğrusu: ihtişam / görkem

“...muhteşemliği görmek için...”. ctv, Belgesel, 13.06.1999, 11.00.
doğrusu: ihtişamı

“Bu böyle ilâ nahiye gidiyor.”. Kanal A, Gözden Kaçanlar, 03.10.1999, 22.33.
doğrusu: ilânihaye

“Asayiş berkâmil yani...”. TGRT, Eltiler, 04.10.1999, 18.53.
doğrusu: berkemal

“İnsanların özel yaşamlarına girmek igelan bir olay.”. TGRT, Mercek, 14.05.1999, 03.25.
doğrusu: illegal

“Bir baktık ki akşamüzeri böyle yağmursal bir birleşim var ...”. Kanal A, Müzikalite, 01.07.1999, 19.01.
doğrusu: yağmurlu

“Benim onlara alerjik olduğumu biliyorsun...”. TGRT, Çizgi Film, 02.05.1999, 09.40.
doğrusu: alerjim olduğunu

“...malî sorunluluklarını...”. TV 9, Küresel Ekonomi, 02.06.1999, 15.05.1999.
doğrusu: sorumluluklarını

“mütevazilik”. Kanal 6, İşte Hayat, 06.10.1999, 21.24.
doğrusu: alçak gönüllülük / tevazu

“...yaşamın mümkünlüğü”. Kanal 7, Hayatın İçinden, 03.05.1999, 12.00.
doğrusu: imkânları / yaşama imkânı / olanağı

“Arada nahoşluklar olmasın.”. FLASH, Kurdela, 14.07.1999, 15.45.
doğrusu: nahoş (hoş olmayan) durumlar

“Minik Bayram ihmalsizliğin kurbanı oldu.”. HBB Haber, 13.06.1999, 16.02.
doğrusu: ihmalin

“Ceviz Ali iyice hâlinden memnunsuzmuş.”. FLASH, Şeker Cadı, 13.07.1999, 09.30.
doğrusu: hâlinden hiç memnun değilmiş

“Sizi unutmak namümkün.”. Kanal A, Klipmatik, 30.06.1999, 15.00.
doğrusu: mümkün değil

İnsaniyetlik ölmemiş vesselâm.”. SHOW, Yerli Film: Korkusuz Korkak, 10.07.1999, 21.56.
doğrusu: İnsanlık

“Seni işten çıkartma yetkisine sahibim, ama insaniyetliğim izin vermiyor.”. SHOW, Yerli film: Korkusuz Korkak, 09.07.1999, 21.50.
doğrusu: insanlığım

“Ah benim şu insaniyetliğim!”. SHOW, Yerli Film: Korkusuz Korkak, 09.07.1999, 22.00.
doğrusu: insanlığım

“Hürriyet dehşetvari şekilde yalan söylemeye ve kamuoyunu aldatmaya devam ediyor.”. btv, Güncel, 26.04.1999, 03.21.
doğrusu: dehşetli bir

“O andaki ruh hâliyetim...”. SHOW, Hülya Show, 15.05.1999, 23.38.
doğrusu: hâlim

“Benim bir reyting programı olmam mümkünsüz”. Kanal 6, Savaş Ay ve A Takımı, 16.05.1999, 00.08.
doğrusu: imkânsız

“... mümkünatı yok”. Kanal 6, Sabaha Merhaba, 28.05.1999, 07.19.
doğrusu: imkânı yok / mümkün değil.

* * *

Arapçadan çokluk biçimiyle giren bazı kelimeler Türkçede çokluk değil teklik anlatır hâle gelmişlerdir. Evlât, talebe, hademe vb. Bu tür örnekler, evlâtlar, talebeler, hademeler şeklinde Türkçe çokluk biçimine sokulabilir. Ancak henüz çokluk anlamını yitirmemiş alıntılar, Türkçe çokluk eki alamazlar.
Aşağıda buna dair örnekler sıralanmıştır.

“Bundan dolayı esnaflarımız mütehassis olmuşlardır.”. Kanal A, Haber, 18.06.1999, 18.30.
doğrusu: esnafımız, olmuştur.

“Genelde esnaflarımızdan memnunuz.”. Kanal A, Haber, 05.10.1999, 20.28.
doğrusu: esnafımızdan

“Ancak bu durum en çok esnafları etkiliyor.”. NTV, Haber, 05.07.1999, 08.08.
doğrusu: esnafı

“İtalyan Cumhurbaşkanı kampa gelişinde sevgi tezahüratlarıyla karşılandı.”. TGRT, Dünya Turu, 11.05.1999, 03.52.
doğrusu: tezahüratıyla

“...bölücü terörün yaptığı tahribatlar...”. TRT 1, Günden Güne, 12.05.1999.
doğrusu: tahribat

“...bu tip beyanatlarla...”. TRT 1, Haber, 15.09.1999.
doğrusu: beyanlarla / demeçlerle

“Kendini kaybetmiş beyanatlar duymak...”. Arifan Radyo, Seher Vakti, 10.05.1999, 09.00.
doğrusu: beyanlar / demeçler

“Teslimatlar dördüncü aydan itibaren ...”. Kanal D, Reklâm, 08.05.1999, 24.00, 03.00.
doğrusu: Teslimat

“...bir giysinin ufak tefek tadilâtlarını yapıyoruz”. atv, Baş Tacı, 16.05.1999, 13.44.
doğrusu: tadilâtını / onarımını

“...kurtarma gemisi mürettebatları...”. TV 9, Aktüel Haber, 02.06.1999, 21.26.
doğrusu: mürettebatı

“Kendi aramızda fikir teatilerinde bulunduk.”. Kanal A, Günden Geceye, 18.06.1999, 23.45.
doğrusu: teatisinde
Teati çokluk biçiminde olmamakla birlikte “karşılıklı yapma” ifade eden bir kalıp olduğundan çokluk eki almamalıdır.

* * *

Benzer bir şekilde -lık ekiyle ilgili yanlışlara da rastlanmaktadır. -lık ekinin gerekli olmadığı hâlde kullanıldığı veya gerektiği hâlde kullanılmadığı örnekler aşağıda gösterilmiştir.

“Eğiteceğiz, oraya hazırlık hâle getireceğiz.”. Kanal A, Seçmen Soruyor, 27.06.1999, 21.15.
doğrusu: hazır

“Şimdi mahallelerinde muhtarlık adayı olan kadınlarımızı tanıyalım.”. Kanal 7, Konuştukça, 01.05.1999, 11.57.
doğrusu: muhtar

“Hükûmet kurma çalışmalarında milletvekilliği sayısının esas alınacağı belirtildi.”. Kanal 7, Haber, 06.05.1999, 12.00.
doğrusu: milletvekili

“...emeklilik olma hakkını...”. FLASH, Günortası Haber, 01.07.1999, 13.00.
doğrusu: emekli

“Mehmetçik bölgenin kontrollüğünü elde tutacak”. TGRT, Haber, 09.07.1999, 19.48.
doğrusu: kontrolünü

“Karadeniz’de bulutluluk var.”. Kanal 7, Kanal 7’de Sabah, 03.05.1999, 07.30.
doğrusu: bulut / bulutlu hava

“İşsizlik ordusu her gün büyüyor.”. FLASH, 23. Saat, 15.07.1999, 23.00.
doğrusu: İşsiz(ler)

“... tezatlıklar içinde...”. Kanal 7, Belgesel, 14.05.1999, 15.20.
doğrusu: tezatlar

“Hayatın ne denli çetrefilli olduğuna tanık ediyor.”. Kanal A, Haber, 18.06.1999, 12.30.
doğrusu: tanıklık

“... milletvekili görevini ifa etmesinin...”. Kanal 7, Günün Yorumu, 04.05.1999, 22.00.
doğrusu: milletvekilliği

* * *

-lik’ten başka eklerde de eksiklik, fazlalık veya yanlışlıklar görülebilir.

“... inanılmaz konukseverliliği olan bir ülke.”. atv, Haber, 15.07.1999, 24.00.
doğrusu: konukseverliği

“... değerli bir ismi, iyi bir yorumu buraya davet ettik.”. etv, Günlük, 28.06.1999, 14.18.
doğrusu: yorumcuyu

“Dört Levent’teyiz şu anda.”. Kanal 7, Hayatın İçinden, 03.05.1999, 11.00.
doğrusu: Dördüncü

“Lösemiyi de biraz daha yakın tanımış olduk.”. Kanal 7, Kanal 7’de Sabah, 07.05.1999, 07.00.
doğrusu: yakından

“Gencecik bir hanıma bütün güçlerin bu şekliyle böyle düşmanca hüküm içerisinde oluşunun...”. Kanal 7, Haber, 13.05.1999, 18.30.
doğrusu: bu şekilde

* * *
Aşağıdaki örneklerde ağız özellikleri göze çarpmaktadır.

“Birisine hak vermek, öbürküsünün hakkını yemek...”. Kanal 7, Konuştukça, 08.05.1999, 11.30.
doğrusu: öbürünün / diğerinin

“Biraz lezzet de katıvermesi için karabiberimizi koyuyoruz.”. STV, Gün Ortası, 01.10.1999, 13.40.
doğrusu: katması

“Ondan sonracıma herkesten özür diliyorum.”. Kanal D, Sabah Şekerleri, 24.05.1999, 12.03-13.05.
doğrusu: sonra

* * *

Dilde kullanılan yaygın biçimler yerine bazen yeni biçimler uydurulduğu da görülür.

“İyice kendisini tecrübelendirdikten sonra...”. FLASH, Kurdela, 14.07.1999, 16.00.
doğrusu: tecrübe kazandıktan

“Aşırı kuyruklanmalar görülüyor.”. Kanal 7, Kanal 7’de Sabah, 07.05.1999, 07.00.
doğrusu: kuyruklar

“... dengeleştiremiyoruz.”. Kanal A, Günebakan, 25.06.1999.
doğrusu: dengeleyemiyoruz

“Yorumlaştığınız konuyu biliyorsa...”. Kanal A, Klipmatik, 15.06.1999, 14.50.
doğrusu: Yorumladığınız

“Beni ihbarlayan hakkında bir gelişme...”. etv, Sinema, 16.05.1999, 16.00.
doğrusu: ihbar eden

“Söz konusu modelin güvenirliğini gösterdi.”. FLASH, Haber, 01.10.1999, 17.09.
doğrusu: güvenilirliğini

“... sormuyorsunuz ki öğretelim eleştirisini son derece ciddiyetsiz ve yüzeyel buluyoruz”. Kanal 6, Haber, 01. 07. 1999, 19.34.
doğrusu: yüzeysel

“Şimdi sayın hocamın da dediği gibi bize müracaatında biz önce ailede testlemeye başladık”. Kanal 6, Dr. Stress, 04. 07. 1999, 23.18.
doğrusu: ailenin kanlarını test etmeye

“... bekletiliniyor.”. Kanal 7, İyi Akşamlar, 12.05.1999, 16.50.
doğrusu: bekletiliyor

“Tramvay şehir hayatıyla bütünleşik bir yapıda...”. Kanal A, Belgesel, 28.06.1999, 11.00.
doğrusu: bütünleşmiş

“... işin yürütüm koşulları...”. Kanal A, Günebakan, 22.06.1999, 08.00.
doğrusu: (işi) yürütme

“... beni niye savunuyorsunuz diye karşı gelimi var.”. Kanal 7, Kanal 7’de Sabah, 03.05.1999, 07.30.
doğrusu: gelişi / gelmesi

Aşağıdaki örnekte addetmek fiili bilinmediğinden dolayı yanlış kullanılmıştır.

“Bunu kendime bir görev adlediyorum.”. Kanal A, Hayatın Rengi, 16.06.1999, 11.00.
doğrusu: addediyorum / sayıyorum

* * *

Batı dillerinden alınmış kelimelerde de sık sık hatalar yapılmaktadır.

“Bunlar mikropsal hastalıklar değildir.”. Kanal 6, Haber, 07.10.1999.
doğrusu: mikroplu / mikrobik

“Sporsal etkinlikler...”. Kanal A, Hayatın Rengi, 28.06.1999, 11.00.
doğrusu: spor etkinlikleri / sportif faaliyetler

“Hijyen olmayan iş yerleri...”. FLASH, Düzlem Ayna, 07.06.1999.
doğrusu: hijyenik

“431 sort yapan Nato savaş uçakları...”. HBB, Haber, 06.06.1999, 01.00.
doğrusu: çıkış / dalış / sorti

* * *

Şoke sözünün şok biçiminde kullanılması da yanlıştır. Bu söz yerine sarsmak fiili ve türevleri tercih edilebilir.

“Başkent bugün şok bir iddia ile sarsıldı.”. FLASH, Haber, 05.07.1999, 19.30.
doğrusu: sarsıcı / şoke edici

“Tam bir şok vaziyette...”. Kanal 7, Haftasonu Haberleri, 01.05.1999, 21.00.
doğrusu: sarsılmış / şoke olmuş

“İnsanları aileden çıkaran, şok eden bu rakamlar...”. FLASH, Gündem, 04.07.1999, 22.00.
doğrusu: sarsan / şoke eden

Hiç yorum yok: